3 Ocak 2012 Salı

15 Aralık 2011 Perşembe

ötv indirimi



Maliye bakanı Şimşek'ten bugün ÖTV kaldırılmalı çıkışı geldi.

Başbakan, yerli yapılacak arabalar için "15bin olacak" dediğinde zaten çıtlatmıştı. Zira uluslararası ticaret kanunua göre, benzer ürünlere aynı vergiyi uygulamak zorundasınız. Bu durumda, 25bin tl'lik 1.6 lık bir arabayı 52bin TL ye aldığımız bu devirde, 15binTL ye araba satmak imkansız.

ÖTV silinirse değil.
Bu ötv çıkışıyla ilgili benim düşüncem, olayın artan kredi borçları ile ilgili olduğu;
insanlar krediye girmeden bir şey alamıyorlar bu devirde.Kazançlar ortada, firmaların insanlara ödedikleri / ödeyebilecekleri paralar ortada. Bir evin, bir arabanın fiyatı da ortada. Sonuç? Bolca Kredi.
Tamam bankalar artık çok açılmıyorlar, tepelerinde bir BDDK ve sırtlarında kapı gibi kapitaller var ama kimse insanları denetleyemiyor.

Sonuç? tamamen krediyle çalışan bir ülke, herkes borçlu. Geçen gün bir üst düzey Akbank yöneticisi bu konu ile ilgili endişelerini dile getirmişti. 


Herkesin borçlu olduğu bir ortamda, satılan mallar ya değerinden aza gidiyor - vade farksız taksitler/krediler - ya da nakit alamıyorlar. 
Sonuç?
Kar eden bankalar,
Zarar eden, alıcı satıcı ve para akışından direkt olarak etkilenen devlet. Zira harcama yapılmaması demek, vergi verilmemesi demek.
ÖTV nin kaldırılması bu anlamda çok fayda sağlayabilir, ben bile düşünürüm gidip , ihtiyacım olmasa dahi , bir araba almayı.

Bir diğer artıysa, ÖTV kaldırılınca bazı ürünlere karşı TL nin gücü artacak. Ama bu artış, döviz bazında bir artışa denk gelmeyecek. Yani?
Ödenen ücretler insanlara daha fazla yeterli gelicek, daha fazla tatmin edicek ve insanlar aynı parayı daha fazla harcayacaklar. Maaşları bile düşürebilir şirketler uzun vadede, düşen maaşlar ihracata direk etki eder, alıcı satıcı ülke herkes kazanır.
Bunlar olurken, döviz bazında stabil bir kur izlerse, ithalatçının hiçbir zararı olmaz.

Tabi ben ekonomist falan değilim ve bütün bunları bir tarafımdan uydurdum,
yanlış-doğru zaman gösterir. Ama bu indirim, hoşuma gider :)

5 Aralık 2011 Pazartesi

Kahraman

Aslında ben emekliyim dedi taksi şoförü, oya işliyormuş bursada, hala bursada gerçi, evlatları okuyormuşta ondan çalışıyormuş ek olarak takside.

Bir oğlu, 4 sene garsonluk yaptıktan sonra ben okuyacağım gazıyla, istediği bölüme girmiş. Heykeltraş olmuş çıkmış,
Adamın adı Caner Şengünalp, Nasılda anlatıyor babası gururla, benim oğlum sanatkar diyor, istediği bölümü bitirdi, çok çalıştı şimdi çok güzel para kazanıyor çok mutlu. 

Helal olsun diyorum adama, Türkiye gibi ülkede heykeltraş olmak! sevdiğin işi yapabilmek!
Kızımda diyor, tiyatro okuyor şimdi. O da kahraman olacak. Şu hayatta 2 tip insan vardır bu konuda,

Hayalini izleyip mutluluğu yakalan hayalperestler,
Başarı öyküleriyle kendilerini yola sokmaya çalışan,başkalarının hayallerini bir gerçekmiş gibi algılayan, sıradan gerçekçiler.

Amatör ruhla, içinden geldiği gibi; kasmadan yaşayan ve sevebilen herkese gelsin bu şarkı.



18 Kasım 2011 Cuma

çikin

Rahmetli dedemin vasiyetidir, 
Çok güzel kız almıcan oğlum diye. Biz tabi salak olduğumuz için illa deneme yanılma yapıp, 90 yaşına gelmiş adamın lafını dinlemedik tabi.
Ama sonuç olarak:


8 Kasım 2011 Salı

Dilek tutarım;
Bütün kadınlar, boğa akrep ve oğlak olsun. Hiç birisiyle olamayayım ama hepsi benimle olsun.

27 Eylül 2011 Salı


iki epik sahne

takhisis: and now you mock me! smile your twisted smile while you can, mage, for when you slip, when you fall, when you make that one, small mistake i will lay my hands upon you. my nails will sink into your flesh, and you will beg for death. but it will not come. the days are eons long here, raistlin majere. and every day, i will come to see you in your prison the prison of your mind. and, since you have provided me with amusement, you will continue to provide me with amusement. you will be tortured in mind and in body. at the end of each day, you will die from the pain. at the beginning of each night, i will bring you back to life. you will not be able to sleep, but will lie awake in shivering anticipation of the day to come. in the morning, my face will be the first sight you see.
what? you grow pale, mage. your frail body trembles, your hands shake. your eyes grow wide with fear. prostrate yourself before me! beg my forgiveness!
raistlin majere: my queen....
takhisis: what, not yet on your knees?
raistlin majere: my queen... it is your move.

iki

The two stood, staring at each other, both forgetting Kitiara, who--feeling the silent, deadly contest being waged between the two--forgot her own anger, holding her breath to witness the outcome. "Your magic is strong," Raistlin commented. A soft wind stirred the branches of the oak trees, caressed the black folds of the mage's robes. "Yes," said Lord Soth quietly. "I can kill with a single word. I can hurl a ball of fire into the midst of my enemies. I rule a squadron of skeletal warriors, who can destroy by touch alone. I can raise a wall of ice to protect those I serve. The invisible is discernible to my eyes. Ordinary magic spells crumble in my presence." Raistlin nodded, the folds of his hood moving gently. Lord Soth stared at the mage without speaking. Walking close to Raistlin, he stopped only inches from the mage's frail body. Kitiara's breath came fast. Then, with a courtly gesture, the cursed Knight of Solamnia placed his hand over that portion of his anatomy that had once contained his heart. "But I bow in the presence of a master".


4 Eylül 2011 Pazar

bugün

http://fizy.com/#s/3iltud
Eminim, tanrı var bugün.
Hayatımın en güzel günü, 20 dakika sonra sona erebilir, ermeyebilir. Bir karara bakar, düşürebilir daha yükseğe taşıyabilir.

Her yükselişin sert bi düşüşü var diye uzak dura dura, alışmış bünye yükselince düşüşe şartlanmaya.
12 dakika var ve kafam bi dünya, elimde siktiriboktan bi telefon,gözlerim kapalı aklımda, parmaklarının kokusu. 
Ama çalkantı yok bu sefer, masumiyet var sadece. Masumiyet ve simsiyah bi ölüm. 
Ben öldüm, bu sabah öldüm. Sona erdim,sondan başa geldim; te en başına.Havanın soğuk olmasının, bu yazının ve buz bile koyamadığım sarımtırak şeyin beni yakışının hiç bi anlamı yok. Ben öldüm,belki uzun zaman önce belki bu sabah. Ben öldüm,gözlerinin içine bakarken öldüm. Hayranlıktan,sevginden;itişinden kendine kızışından ve yanlışlardan öldüm.